Bir önceki yazıda fitoöstrojen tüketimi ile menapozal şikayetler ve kardiyovasküler sağlık arasındaki ilişkiyi incelemiştik. Bu yazıda kemik ve meme sağlığına ne tür katkıları olduğuna göz atacağız.
Kemik sağlığının ilerleyen yaşlarda ve özellikle kilolu kadınlarda ne kadar önemli olduğu herhalde çoğumuzun malumudur. Hemencecik isimleri afili ilaçlara başvurmak da epey tercih edilen bir yoldur. Oysa bu ilaçların yararları konusunda halen süregelen tartışmalar vardır. FDA onayları da daha çok bir önceki yazıda izah ettiğimiz ikinci nedene yakın durmaktadır.
Kemik sağlığı elbette her yaştaki kadınlar için ancak özellikle menapoz sonrası çok dikkat edilmesi gereken bir sağlıklılık kriteri; zira kemik bir kere kırılınca iyileşmesi eskisine nazaran çok ama çok zor oluyor. Ne yaparsanız yapınız, kemikleriniz belirli oranda eriyecektir. Burada da önemli olan erimeyi ötelemek ve belirli sınırlar içinde tutmak. Kadınların özellikle kırklı yaşlardan itibaren -kesinlikle doktor kontrolünde, D vitamini düzeylerine dikkat etmeleri, kalsiyum alımlarını artırmaları ve yürüyüş gibi gündelik faaliyetlere çok önem vermeleri gerekir.
Sağlıklı kemikler vücudun yükünü taşıyan ve bizi ayakta tutan en önemli vücut kısmıdır. Zamanla kemiğe güç veren ve çimentosu kalsiyum olan yapı azalmaya başlar. Bu azalma kadınlar menopoza girdiğinde hızlanır ve kemik erimesi (osteoporoz) denir. Kırılması kolaylaşır ve kırıldıktan sonra iyileşmesi zorlaşır.
Kemik sağlığı ile fitoöstrojenler arasındaki ilişki ne yazık ki çok güçlü bir şekilde ortaya konamamıştır. Uzakdoğu’da günlük tüketimi düşük kadınlar ile (35 mg/gün) günlük tüketimi yüksek kadınlar (50-65 mg/gün) arasındaki karşılaştırmada postmenapozal kadınlar arasında dikkate değer bir fark bulanamamıştır. İsoflavonların daha çok menapoz öncesi kadınların kemik sağlığına olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir.
Konu hakkında daha sonra yapılan çalışmalar olumlu etkiler ortaya koymuştur. Yapılan gözlemsel çalışmalarda ortalama sürenin 6 ay olması, şöyle bir kanaat ortaya çıkarmıştır. Kemik sağlığına etkilerinin tam olarak ortaya konabilmesi için daha uzun sürelere ihtiyaç vardır ve çalışma süreleri 1-2 yıldan kısa olmamalıdır.
Kemik dokusu son derece sağlam bir yapıdır. Ancak öyle ağır yapılar değildir, bu sayede vücudun ağırlığını çok artırmazlar. Bu güç taşıma kapasitesine göre hafif olan yapı ayrıntılı bakıldığında süngerimsi bir oluşumdur. İçinde ekmek içi gibi boşluklar vardır. Temel olarak kalsiyum hidroksiapatit yapısındadır. Bu nedenle özellikle ileri yaşlarda ve menopozdaki kadınlarda yeterli kalsiyum tüketmek önemlidir. Ancak kalsiyum vücuda kolayca emilemez, bunun için D vitaminine ihtiyaç vardır. Eğer güneşi az bir ülkede yaşıyorsanız mutlaka ağızdan ilave D vitamini almalısınız. Tüm Orta ve Kuzey Avrupa ülkeleri, İngiltere, Kanada bu kapsamdadır.
Bu önerilerde bulunulan çalışmalardan sonra oldukça kapsamlı ve çok merkezli bir çalışma dizayn edilmiş ve 3 yıl gibi oldukça uzun bir süre seçilmiştir.
Kemik sağlığında zararlı alışkanlıkları bırakmak kadar (alkol, sigara) önemli bir iki husus daha var. Bazı ilaçlar ciddi kemik erimesi yapıyor; özellikle steroidler… Bu hatırda tutulmalı. İkincisi menapozla birlikte azalan kan östrojen düzeyleri; bunun zararlı etkilerinin önüne geçmek illa da östrojen takviyesi almakla olacak değil. Hareketli bir hayat, D vitamini eksiğinin giderilmesi, güneşten yararlanma, özellikle fermente süt ürünlerinin tüketimi ve belki de biraz fitoöstrojen alımını (mümkünse doğal yollardan) artırmak yararlı olabilir.
Fitoöstrojenler karmaşık mekanizmalarla meme ve kemik sağlığını desteklerler….
Araştırmacılar bu uzatılan süreye rağmen önemli bir kemik koruyucu etkinlik gözleyememişlerdir. Bazı olumlu değişimler ortaya çıksa da, iddiayı destekleyecek kuvvete ulaştığını söylemek zordur. Bu uzun süreli çalışmanın önemli sonuçlarından bir tanesi günlük 80 ve 120 mg fitoöstrojene denk gelecek şekilde 3 yıllık bir kullanımın herhangi bir yan etkiye neden olmamasıdır.